Kayıtlar

ISTIRAP ÖLÜMDEN KURTARIR

Karar verildi Sırtımda gaveller dövülüyor : Bu müfrede iyi bakın Çolak kalmıştır görülmeyen her şeyi Göğü çorak bir arazi bellemiş gecede Yakmaya çalışır kuru otları, toprağı Yaktığında ise sarhoş olur, başardığını unutur Aynı meczuplukla uyanır, hiçbir şey hatırlamaz.. aklı mefhuma devrilir. Karar verildi Sırtımda kahkahalar ağızlanıyor : Bu faile iyi bakın Varlığını kanıtlayamadığım bir varoluş sebebi midir aşk? Diye sorup duruyor Emin değil hiçbir şeyden, tanrıdan emin.. ona güveniyor Katlettiklerinden emin değil Arsız dalışlarını körüklemekten  Yokluğa soyunmaktadır Varlığını katletmektedir Yüzüne iyi bakın fersiz, omuzları nefersiz Ellerine bakın, tükenmiş bir kalemi tutuyor  Faydasız! Karar verildi  Sıra böğrüme geliyor : Bu gözlere iyi bakın Ne görmüş ne kapanmıştır Araf deyip bütün ayırtlardan mahrumdur Söyleyin, çekinmeyin Amaçsız, şuursuz birisi deyin Bu gözler böyle sözlerden ürkmezler! Karar verildi Pabuçlarıma bakıyorlar : Yürüdüğü yolları sorun ona Size sonu...

Ölü Aforizmalar

gözyaşlarını boğumluyordu  bazıları bazıları handiyse baygın yaştan sadece bir nilüfer gülümsüyordu pembeden ala dönmüş benzi enjekte damarında LSD tapınak müdavimleri  susmaktan duaya gebelenirken güneş salıncaktan iniyordu tepemize sahradan kum getiren bir zenci belirdi yolda belirdi yolda bir zenci iskemleye çöktü o da  müdavimlerin arasına bazıları bayılmamak için döküyordu sanki iç'i elzem olanı tanıyorlardı rahimlerin ve rahmetin durmayacağını nilüfer, meth düzüyordu kendine kahkahaya boğulmuş sıçana dönüşmüştü şimdi o da biliyordu : temmuzların artık hiç bitmeyeceğini zenci torbasına el attı  avuçladı ömrü  savurdu üzerimize zerreleşmiş taneler saliseyle gölgeye kıvrılıp aslına döndü ve yoluna devam etti zenci nilüfer solmuştu eğinlerimizdeki apseler sönmüştü acı yoktu artık acı yoktu artık  sadece her şeyden habersiz çocuk: ne güzel bilmiyor, aforizmalar öldürür ...

Mış'lardan Seçmeler

Bakınız, günlük adı altında bir sene acıyı devirmişim. Biraz blues'e dalıp imtihanlardan kalmışım. Kanımdan bir beden gömüp -uzaklara demirlemişim. Kendimi sigara hususunda iyice geliştirip tiryakilik sınavına hazırlanmışım. Taze bir ayrılık kokusundan ürkecek kadar yalnızlığımı giderememişim. Olası bir felaketten korkmak diye bir şeyi unutmuşum. Durulmaktan nasibimi kaybederek almışım. Kendimi yazmaya vermek adı altında kendimi bulmaya çıkmışım.  Sonuç olarak da elimde "hiçbir şey" kalmış bulamadığım kendimi toprakta boğmuşum. Yazımdan seçimlerime kadar bütün yanlışlarım çoğalmış bir doğrunun huzurunda kurban edilmeyi beklemekteyim. Adım atmam gerek lakin bütün yanlışlar baldırlarımı çökertmiş.. kıvranmaktayım.  Bir deneyim olarak kardeşimi kaybetmişim. Bir deneyim olarak tonikle tadımı bozmuşum. Bir deneyim olarak yirmi birinci yüzyıla uygun bir dille kaygılanmışım. Bir deneyim olarak "hangi ara" sorularına vakıf olmuş cevapsız kalmışım. Ahanda müstearın...

Paçavra

Bütün paçavralar buradaydı Burnumun ucunda biten Mukayeseye tabi tutulmayan esirlerin Acı soluğunu duyacak kadar Yakınlardı bana "Sesinin zerresi, kovmalı buradan paçavraları. Belki de sadece acımalı ve bana doğru bakmalısın. Metrenin binlere tabi tutulduğu ıraklıklardan." Gün anlamsız solurken zamanın koynunda Gülüyor bütün yaratılmış Mevhuma gark olmuş evvel zamanda bu yüreğin sessizliği İnanma sakın! "Bu berduş muhtaçlığından, utancından bu hallerde volta atar durmadan Zerrenden koparsa bir parça daha Bulayım onu, alayım sırtıma Ölürsem sevgimin neticesini Sırtımda götürmek bir aleme daha." Haberimi uçurmasınlar sana Ölüm hep koynumda alev ısıtır Haberimi uçurmasınlar sana Bilirsin sen Ben yaşarken de çoğu kez ölmüştüm aslında Er geç kavuşmak ırak ışıkları yakın eder Solurum artık dağlardan esen Berrak ve çarpıcı rüzgarların içindeki Seni Bir özlemdir bu zerrenin zerresine Bir ölümdür bu intiharsız yavaşlıkta Bir paçavradan ibaret...

Tutuverin Kollarımdan

güneş ağaçların ensesine üflerken sıcak nefesini oturmuş ne yapacağımı düşünüyordum beni biliyor musunuz bilmem ama ki umrumda da değil bu durum neyse işte ben beyler ve kadınlar.. artık hiç bir şey düşünemeyen ve her nasılsa her şeyi de kendine dert olarak edinebilen birisi oldum ve çıkamadım bu durumdan bu sabah kendime cehennemden bir sandalye ayarladım kıçımı koydum sandalyeye lanet olası hayatımın en berrak yerlerini yazmaya yeltendim sabah 6.32 neyin kafasını yaşıyorum onu da bilmiyorum bu saatte oturdum ve bu satırları yazıyorum lanet olsun HANK ! neyse asıl konuya dönelim baylar ve siz kadınlar lanet olası hayatımın en berrak taraflarını anlatmaya doğru kürekleri asılalım : evrenin gizini gözlerinde taşıyan insanlar gördüm ben tanıyamadan onları , çekip gitme gereği hissettiler kalplerinde ve bunu dert edindim lanet olsun tam kepazeyim değil mi.. neyse devam edeyim : kendimle baş başa kaldığım saatlerde de ölüm kalbime doğru geliyor ordusuyla nedense gözl...